SUSMAK
Bazen susarsın konuşmak gelmez içinden,
Sözün bittiği, yüreğin tükendiği yerdir orası.
Bilirsin ki ne söylersen ne anlatırsan anlat istediğini anlayacaktır.
Niyetini sorgulayıp, özü kaçıracaktır.
İnsan niye niyet okur?
Neden sorgular, inanmak istemez?
Sen ne dersen de, ne söylersen söyle direnir anlamamak için.
İşine gelmez de onun için demek geliyor dilime.
Diyemiyorum.
O zaman da ben niyet okumuş oluyorum ve iki yanlış bir doğru etmiyor.
Anlamak hele ki doğru anlamak
Anlaşılır olmak
Anlaşabilmek.
Anlatabilmek derdini.
Ne zor şeydir.
Bu satırları okurken ne hissettiniz?
Bu insanlık hallerinden ne kadar çok geçtiğinizi mi?
Kelimeler, cümleler kifayetsiz.
Sebep ne hiç düşündünüz mü?
İnsanoğlunu bu kadar karmaşık; anlaşmaları bu kadar zor yapan ne?
KORKU diyorum, abartılı korkudur insanları kilitleyen.
Kaybetme korkusu, anlaşılamam korkusu, yargılanma korkusu, kandırılma korkusu.
O korkular kilitliyor zihinleri, körüklüyor diğer korkuları.
Bakıyorsunuz ki kendi korkularınızla kilit vurmuşsunuz hayatınıza.
Peki bu bize özgü bir durum mu?
Korkusuz canlı var mı?
Olduğunu zannetmiyorum.
Korkunun ecele faydası var mı?
Olmadığını biliyorum.
Korkakların bin, cesurların bir kere öldüğünü de biliyorum.
Koşulsuz sevginin kaybetme korkusuyla aldanmanın panzehri olduğunu da biliyorum.
İki yüzlü yaşamların, kanmaların kandırmaların tek ilacı: Koşulsuz sevgi.
Hayata; hayatın CANLI, CANSIZ sahip olduklarına ve sunduklarına karşı hissiyatımız.
Önce kendini sevmesini insanın, koşulsuz sevebilmenin anahtarı olduğuna inanıyorum.
Kendini sevmezsen, iyi şeyler yaşamaya değer görmezsin.
Kendini sevmezsen, iyi niyeti anlayamazsın.
Kendini sevmezsen, sana yapılan iyiliğin, anlayışın kıymetini bilmeyeceksin.
İşte o zaman şüphe duyacaksın her durumdan
Didik didik edeceksin her durumu.
Korktuğun ne varsa bir bir yaşayacak, yaşatacaksın.
Garantici olacaksın sanki garantisi varmış gibi hayatın.
Seni düşünenle, senin yerine düşüneni karıştıracaksın.
Asla bilemeyeceksin senin yerine düşünlerin seni hangi dipsiz kuyuya soktuğunu.
Belki de kendi Dünyasına hapsettiğini.
Düşündükleri sen misin, yoksa senin onlara sağladıkların mı?
Karanlığında o kuyunun korkularınla yüzleşemeden ölüp gideceksin.
Sevginin ışığını, anlamanın yalınlığını ve de anlaşılmanın hazzını bilmeden.
Ancak unutmayalım ki çıkmadık canda umut vardır.
O kadar da karartmayalım ruhumuzu.
Yüreğimizi sevgiye ve de aydınlığa açalım.
Açalım ki sevginin evrenselliği kucaklasın bizi, biz de sevdiklerimizi ve sevenlerimizi.