Toprak ana ile devlet baba arasında kalmış çocuklarız biz. Anneanne olmuşsun senin çocukluğun mu kaldı demeyin. Annesi yaşayan her insan biraz çocuktur aslında. Nasıl olmasın; o sıcak kucak, o aşina koku unutturmaz ki çocukluğu. İçimizde yaşattığımız saf yönlerimiz, duru heyecanlarımız, katıksız sevgilerimiz, bitmeyen umutlarımız; bir de onlar besler o taze yaşam enerjisini. Hayret etme yetisini kaybetmemiş herkes çocuktur der okuduğum eski bir kitabın yazarı. Bence de çok haklı. Şaşırıp hayret edebiliyorsak, üzülüp, kırılıp ve hiç hesapsız doğal tepkiler verebiliyor, hapşırır gibi yaşıyorsak duyguları, gençlik henüz bitmemiştir. Bir de ister rahminden, ister kalbinden doğurdukların varsa o zaman da annesin. Biraz çocuk, her hücrenle anne, bedeninle ruhunla kadın ve toplamda insan. Toplumun dişil enerjisi. 14 Mayıs Anneler gününde önemli bir seçim arifesindeyiz. Devlet Baba denmiş, eril bir güç atfedilmiş. Bunu şöyle okumak istiyorum. Koruyan, kollayan, güven veren. Adil ve verici olan. Doğuranla yaşatan olsun günün adı. Sulh içinde olgunlukla, annelerin ağlamadığı, çocukların güvende olduğu bir 15 Mayıs sabahına uyanmak en içten dileğim. Kutlu olsun anneler günümüz ve demokrasi şölenimiz. Dedim ya içimdeki çocuk umut ediyor…