Ben Melek. Bir kadının annesi. Bir kız çocuğunun anneannesi. Güçlü bir kadının kızı ve özel iki kadının torunu. Binlerce gencin öğretmeni. Köklerimden aldığım güçle sahip olduğum hayatın kıymetini biliyorum. Babamın sunduğu fırsatları doğru kullanıp, çok çalışıp, büyük emeklerle kurduğum bağımsızlığın ve üretkenlikle sahip olduklarımın da farkındayım. Bu fırsatları elde edememiş, hayata sunacağı onca katkı ve güzellikleri fark edemeden kısıtlı bir çevrede yaşayan hemcinslerimiz de çok fazla. İmkan verilse yapabilecekleri çok şey vardır eminim. Yine de biliyorum ki bizim gibi iş dünyasında bir yer edinmiş kadınlar için de hayat hiç kolay değil. Erkek egemen dünyanın dişi savaşçıları hem evde, hem sokakta, hem de sosyal hayatta her zaman çok güçlü ve dirençli olmak zorunda . Coğrafya kaderdir tespiti ne kadar da doğru. Cumhuriyet ve Atatürk devrimleriyle bir çok hakka sahip olsak da reelde eşitlik yolunda fazla ilerleyemediğimiz bir gerçek. Ülkemdeki her şehirde, her sokakta, her evde kadın özgürleşmedikçe, kaynaklara ulaşmada, eğitimde, sosyal hayatta toplumsal cinsiyet eşitliği yaşanmadıkça bizler de zannettiğimiz kadar özgür değiliz. Devlet politikası olarak istediğimiz pozitif ayrımcılık değil; kadının korunmaya ihtiyaç duymayacağı yasal düzenlemeler ve içselleştirilmiş bir eşitlik anlayışı. Bilinmelidir ki kadınlarının hayat hakları kısıtlanmış bir toplumun ne kadar medeni olduğu tartışılır. Çoğu zaman bir meslek sahibi olmak, ekonomik özgürlüğe kavuşmuş olmak yetmeyebiliyor. Kadınlık bilincine sahip olmak da gerekiyor. Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü kutlarken evde, tarlada, masa başında, makine başında, hayatın yükünü sırtlanmış tüm kadınların hakkettikleri değeri ve verdikleri emeğin karşılığını almalarını diliyorum.