Sakin sakin yolumdayım.
Fonda Yaşar söylüyor, yine o keyifli şarkı.
Nara atıyor coşkulu.
Menemen´e girmek üzereyim.
Işıklardan döndüm mü şehir merkezinde olacağım.
Bizler dizilmiş bekliyoruz sıra sıra.
Biz salağız ya?
O da ne !
Sağımdan hızla bir minibüs geçti.
O salak değil!
Kırmızı ışık dememe kalmadı daldı yola.
Saniyenin onda biri bir süre.
Birden ortalık karıştı.
Siyah bir binek oto ortadan biçilmekten kıl payı kurtardı.
Ardından gelen araç ne yapacağını sapıttı kırdı direksiyonu.
Neyse ki o da ucuz atlattı.
Korku ve kaygı öfkeye dönüştü.
Artık bana müsaade dedi huzurlu dakikalar.
Kendini kurnaz sanan gafile sesleniyorum.
Bu durumun izahını bulamadım.
Amacın ne olabilir?
Ekmek davası desem önünde başka bir minibüs de yok.
Üç dakika önce veya sonra sıra zaten senin.
Üstelik aynı işi yaptığın diğerleri
senin rakibin olamaz sadece kader arkadaşın.
Kendi canının önemi yok bunu gördük.
Ya aracındaki yolcular ve trafikteki hakkına razı şeridinde
giden vatandaşlar?
Sorumluluk duygun da yok belli.
İnsanlığını nerede kaybettin?
Bu sabırsızlık, bu cehalet nereye kadar?
Vahşilik sınırlarını aşmış gidiyorsun be hey gafil.
Değer mi?
Ekmek teknene ihanetinin bedelini kimler ödeyecek başka?
İnsaf diyorum bu ve bunun gibi trafik magandalarına.
Göreve çağrı diyorum emniyet güçlerine.