Benim çocukluğumda iki yılbaşı kutlardık.
31 Aralık gecesi çekirdek ailem ve aile dostlarımızla. Genellikle televizyon karşısında.
13 Ocak gecesi ise Dedemin evinde kuzenlerim ve geniş ailemle.
Eski yılbaşı derlerdi. Ben en çok o kutlamaları özlerim.
Geniş, pırıl pırıl kalaylı tepsiler önce yemek, sonra rulet çevirmek için
kullanılır. Bahçeyi çevreleyen odalarda bütün akrabalar şen sohbetler
içerisinde, her köşe ayrı bir cümbüş.
Çeşit çeşit Girit yemekleri. Güzden dolu damacanalardan büyük içecekleri.
Bizler için hoşaflar, kompostolar.
Çekişmeli tombala oyunları eğlenceyi daha da keyifli hale getirirdi.
O eski evin dede kokusu hala burnumda.
O zamanlar her şey çok daha naif bir nezaketle mi yaşanırdı bilemiyorum.
Bende kalan hatıralarda hep o tadı hissederim.
Her yıl farklı bir ruhta, farklı farklı anlamlar taşıyan kutlama geceleri yaşar
geçmişi geleceğe bağlar, her gelen yıla yeni beklentiler ekleriz.
Dedemin sözü ?Papaz her gün pilav yemez?
Geri sayım başladı. Üç. İki. Birrrrr başlasın eğlence!
İster ailenizle evde televizyon başında.
İster şık bir mekanda sazlı sözlü eğlenceyle.
Ya da sıradan bir gün gibi rutininizde.
Her nerede ve hangi şartta olursa olsun.
Ardınızda bıraktığınız yıllara bir yenisi eklenecek o gece.
Adı üzerinde geçmiş, bitmiş olacak yaşanan günler.
Şimdi yeni sözler, yeni umutlar kapıda.
Yer açmak lazım gelecek günlere.
İyisiyle, daha iyisiyle mümkün olan en iyisini dilemek yakışır bize.
Ben hepimiz için sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yıl olmasını diliyorum.
Pakete refah ve bereketi ekleyip yolluyorum evrene tüm güzel dileklerimi.
Bir de tıpkı çocukluğumun yılbaşı gecelerini sevgiyle andığım gibi
özel hatıralar bırakmayı torunuma.
Bence en önemlisi de o sanırım.
Bir tatlı seda bırakmak gök kubbeye ve tatlı anılar gönül hanesine.