Otomatiğe bağlanmış zamlar durdurulur…
Akla hayale sığmayan vergiler düşürülür.
Savrulmuş olan eğitim sistemi düzeltilir.
Adalet yeniden tesis edilir. Herkes kanunlara ve vicdanına göre korkmadan, çekinmeden görevini yapar.
Emekliler hak ettikleri her türlü desteği alır.
Kadınlar tekrar toplumda Atatürk’ün öngördüğü konuma gelir…
Çocuklar her türlü istismar, taciz ve tecavüzden korunur. Caydırıcılık açısından; bu tür girişimlerde bulunanlar için en ağır cezai yasal düzenlemeler yapılır.
Hayvanlarında insanlar kadar yaşam hakkı olduğu yasalarla güvence altına alınır.
Hazine arazileri hiçbir kayırma olmaksızın yasa ve kanunlara uygun olarak, kullanıma açılır.
İhaleler kanunlara ve yasalara uygun olarak, kamu yararı gözetilerek, eşit koşullarda şeffaf biçimde yapılır.
TUİK verileri konu ile ilgili gerçek kriterler üzerinden yapılır, ayar yapılmadan şeffaf olarak paylaşılır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, FETÖ operasyonlarıyla ve yarattığı algıyla, toplum nazarında zarar görmüş itibarı yeniden kazandırılır.
Basın üzerindeki haksız, hukuksuz baskılar kalkar. Özellikle mizah konusundaki hoşgörüsüzlük aşılır. Yeniden özgür basın hayatımızdan bahsedilebilir.
Sanatın ve sanatçının itibarı korunur. Birilerini memnun etmek için sanat değil, toplum için sanatın önü açılır.
Neredeyse unuttuğumuz toplumsal barış ve huzurumuz yeniden tesis edilir.
Enflasyon rakamları gizlenmeden piyasa koşullarına göre hak ve alacaklar, ödemeler yapılır.
İnternet üzerindeki haksız, hukuksuz baskı ve kısıtlamalar normalleştirilir.
İnançlar, ibadethaneler, din adamları, cemaat ve tarikatlar Atatürk’ün tanımladığı Anayasal kural ve sınırlarına çekilmeleri sağlanır. Tüm hareketleri yasa ve kanunlara uygun olarak takip edilir.
Dinin siyasette kullanıldığı günler biraz da olsa geride kalır. Bunun için özel bir gayret gösterilir. Din istismarını önlemek için konulmuş kanun ve yasalar yeniden işlemeye başlar.
Anayasa Mahkemesinin saygınlığı güvence altına alınır. Kararlarına beğenilmese de saygı gösterilmesi sağlanır.
Tüm emekçilerin sosyal hakları güvence altına alınır. Hakları olanı almalarına yardımcı olunur.
İnsanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla elde edilmiş tüm anayasal hakları güvence altına alınır.
Dış politikadaki yanlışlardan, hatalardan vazgeçilir. Atatürk’ün çizdiği dış politika anlayışına geri dönülür. Savaş ve gerilimler için harcanan kaynaklarımız vatandaşlarımızın refahı, ülkemizin kalkınması ve geleceği için kullanılır.
Siyaset kavga değil, zarafet ve incelik dili olarak yeniden vatandaşlar tarafından beğeniyle, ilgiyle takip edilir.
İç politikada insan odaklı söylem ve icraatlar hayat bulur.
Geliştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemle birlikte ülke atanmışlar tarafından değil, seçilmişler tarafından yönetilir.
Gazi Meclis’in hakkı olan itibar en kısa sürede iade edilir.
Ceza evlerindeki haksız, hukuksuz uygulamalara son verilir.
Valilerin, kaymakamların, diyanet başkanlığının, müftülerin, imamların siyasi partileri değil, devleti temsil etmeleri sağlanır.
Yerel yönetimler arasında ayırım yapılmaksızın desteklenir. Üzerlerindeki baskı ve yaptırımlar kaldırılır.
Demokrasinin daha etkin biçimde işlemesi sağlanır.
İnsan hakları konusunda yaşanmakta olan hukuksuzluklar aşılır. Örnek bir demokrasiye ulaşabilmek için çalışılır.
Özgürlüklerin önü açılır.
Liyakat sahibi olanlar, liyakat sahibi olmayanlara harcatılmaz.
Öğretmenler hak ettikleri değeri görür. Emeklerinin karşılığını görür.
Öğrenci harçları ve borçları kalkar. Hayata borçlu başlamaları önlenir.
Yaşlılara hakları olan saygı ve ilgi gösterilir. Bakımları, sağlıkları, yaşam standartları güvence altına alınır.
Bankalar yasal tefecilik yapmaktan çıkartılır.
Hakimler, savcılar, avukatlar yeniden yasalarla, kanunlarla, vicdanlarıyla adaletin ayağa kalkmasını sağlarlar.
Tüm meslek örgütleri kendi özgür iradeleriyle liyakati öne çıkararak seçimlerini yapar, ülke ve toplum lehine kendilerine düşen sorumluluklarını yerine getirirler.
Devlet tarafından özel sektör girişimi ile yaptırılmış olan, otoyol, köprü, hastane vb. dolar endeksli ödemeler, on yıllar sürecek müşteri ve geçiş garantili yatırımlar devletleştirilir. Devlet bu garip yükten ve yöntemden kurtarılır. Satılmış olan devlet kuruluşları yeniden alınarak devletleştirilir, çok daha uygun koşullarda vatandaşların hizmetine sunulur.
Herkes kendi derdine düştüğü için kimse kimseden haberdar değil. Şöyle dönüp sorunları alt alta yazıp bir değerlendirme yapayım dedim, fark ettim ki yaz yaz bitmiyor. Hala ciddiyetle üzerinde durulması gereken öylesine çok sorunumuz var ki... Bu saatten sonra kim iktidar olursa olsun işi gerçekten çok zor. Elbette ki vatandaşın işi herkesten daha zor. Çünkü ekonomik çözüm diye açıklanan her şeyin külfeti vergi olarak, zam olarak vatandaşın sırtında, cebinde.
Genel olarak sağ iktidarlar, toplumların milli ve manevi duygularının kullanarak iktidara gelirler. Vatandaşlar yokluktan, yoksulluktan, mutsuzluktan, umutsuzluktan kırılırken, kendileri ve yakın çevresi tam anlamıyla saltanat sürerler. Ülkeyi geri döndürülemez bir borç ve faize sokarlar. Sonrada bu işin içinden çıkılmaz durumu bir süreliğine bir sol iktidarın sırtına vururlar. Sol iktidarlar vatandaşa daha fazla yüklenmemek için çırpınırken, memleketi bu hale getirenler sütten çıkmış ak kaşık gibi bizim zamanımızda diye başlayan propagandalar dizerler. Arkasından ilk seçimde sol iktidar neye uğradığını anlamadan düzelttiklerini, toparladıklarını memleketi bu hallere getirenlere bir kez daha teslim etmek durumunda kalırlar. Bir dejavu gibi…
CHP kadar eleştirilen başka parti var mı? Emin olun ki yok. Ve bu eleştirileri sanki başka bir ülkede yaşıyormuşçasına eleştiren sözüm ona solcu, sözüm ona partili olanlara ne demeli?
Biraz insaf. Şu an ülkemizde CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP sözcüleri dışında cesaretle yaşanmakta olan yanlışları söyleyebilen bir başka irade kaldı mı? Medyanın durumu ortada. Siz kendinizi de parçalasanız, görünmüyorsunuz. Duyulmuyorsunuz. Bu konuyu iktidar da sonuna kadar körükleyip kullanıyor.
CHP hepimizin ortak paydası olan milli ve manevi değerlerimizi siyasi sahneye taşımadığı için, kullanmadığı için bunlara karşıymış gibi suçlanabiliyor. Yaşayarak öğreniyoruz ki bu tür milli ve manevi değerler toplumun harcı olan konular. Koşullar ne olursa olsun hiç bir partinin kullanmaması gereken hassasiyetler. Çünkü o zaman bir birimizden kopuyoruz, koparılıyoruz, ayrıştırılıyoruz. Her türlü başarısızlıklarını bu konuları tartıştırarak örtebiliyorlar. Oysa bu tür ortak değerlerin siyasi emeller için kullanılmaması hepimize düşüyor. Şimdi bu anlayışa hizmet edecek icraatlara destek olma zamanı..
Ben artık CHP zamanının geldiğini düşünüyorum. Bunun için ille de CHP’li olmaya gerek yok. Biraz nefes almak, biraz huzur, biraz normalleşme adına CHP iktidarına ihtiyaç var. Emin olun hiç bir şey kaybetmezsiniz. Bunu kendiniz için değilse bile çocuklarınız geleceği için bir seçenek olarak düşünebilirsiniz. Çünkü bu ülke hepimizin…
Saygılarımla…