DİŞLERDE DİŞ VE DESTEK DOKU YARALANMALARI
Diş ve destek doku yaralanmaları toplumlarda çok sık görülen yaralanma türüdür. Hatta okul öncesi dönemde ikinci sık karşılaşılan yaralanma türüdür. Bu hafta sizlere bu yaralanmalar ve tedavileriyle ilgili bilgi vereceğim
Diş yaralanmaları özellikle çocuklarda yaşamın ilk yıllarında motor aktivasyonun arttığı ancak dengelenemediği zamanlarda görülmeye başlar. Bu yaralanmaların nedenleri arasında;
-Düşmeler
-Bisiklet ve trafik kazaları
-Kavgalar ve fiziksel şiddet
-Spor kazaları sayılabilir.
Üst çene ön dişler bu tür travmalar nedeniyle en sık yaralanan dişlerdir. Süt dişlerindeki travma olguları dişler sürdükten sonra 1 yaş civarında görülmeye başlar ve travma olgularının çoğu 4 yaş altındaki çocuklarda görülür. Sürekli dişlerdeki travma sebebiyle olan yaralanmalar 8-10 yaşında görülmeye başlar. Bu yaralanmalar okul zamanında oynana oyunlar, kazalar vb sebeplerle görülebilir.
Diş yaralanmalarında yapılacak olan tedavide hastanın yaşı, travmadan sonra geçen süre, travmanın meydana geldiği yer, ağrı olup olmadığı, eğer ki diş kırılmışsa kırık parçanın olup olmaması ve saklanma koşulu, hassasiyet varlığı vb belirteçler etkilidir.
Kliniğe gelen hastada ağız dokuları ve dişler değerlendirildikten sonra çene kemikleri de kırık olup olmadığı açısından değerlendirilir. Dişin rengi değerlendirilir ve sonraki seanslarda dişte renk değişikliği olup olmadığı böylelikle değerlendirebilir. Eğer ki diş kırılmışsa veya yerinden çıkmışsa yapılacak olan tedavi açısından kırık ya da çıkan parçanın hekime getirilmesi önemlidir. Yapılacak olan tedavide ayrıca dişin canlı olup olmadığı da belirleyicidir. Tüm bu incelemeler radyografik inceleme ile de değerlendirilmelidir.
Dişin sinirlerinin açılmadığı yaralanma türlerinde diş parçasının getirilmesi ve bulunması yapılacak olan tedavi açısından önem taşımaktadır.
Sadece dişin dış katmanı olan mine tabakasıyla sınırlı olan kırıklarda ve yaralanmalarda tedavi kolay gibi görünse de dişin daha iç katmanlarında olan değişiklikleri gözlemleyebilmek için bu dişlerin takibi gerekmektedir. Çünkü hiçbir şey olmamış gibi görünen dişler zamanla canlılığını kaybederek cansız hale gelebilmektedir.
Basit kırıklarda ya da çatlaklarda yapılan restorasyonla tedavi edilebilen dişler daha komplike vakalarla karşılaşıldığında daha ciddi tedaviler( kanal tedavisi, kron kaplama, post uygulamaları, çekim vb) gerektirmektedir. Bazen ise bu yaralanmalar sadece diş dokularıyla sınırlı kalmayıp kemik ve yumuşak dokuyu da ilgilendiren boyuta ulaşabilmektedir.
Bazen ise dişin tamamen kemiğin içinden çıktığı yaralanmalarla karşılaşılır. Bu tür yaralanmalarda önemli olan dişin diş hekimine getirilirken saklandığı ortam ve dişin çıktıktan sonraki geçen süredir.
Dişin saklanması için uygun ortamlar süt, tükürük, fizyolojik salin, su, viaspan, hankin dengeli tuz solüsyonu sayılabilir. Böyle bir yaralanma türünde bulunma kolaylığı ve başarı açısından 4 derecedeki süt en başarılı ortam olarak gösterilmiştir.
Ancak hankin solüsyonu ve viaspan gibi ortamlar dişin canlılığının korunması ve özellikle dişin çevresindeki ligamentlerin canlı kalmasında en uygun ortamlar olduğu gösterilmiştir.
Özellikle çocuklarda yaz aylarının da gelmesiyle oyun oynarken görülebilecek olan bu tür yaralanmalarda mutlaka bir diş hekimine danışılmalıdır. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi dişte herhangi bir kırık ya da kanama görülmemesine rağmen oluşabilecek olan daha derin kök kırıkları ve dişin zamanla cansızlaşma ihtimaline karşı radyografik ve klinik muayene ile hekim tarafından değerlendirilmesi önemlidir.
Sağlıklı Gülüşler?
Sorularınız için; www.disizmir.net
[email protected]
Diş HEKİMİ Mehmet ERGÜNEŞ