İddia ediyorum Kılıçdaroğlu ismi ilerde büyük bir hürmetle anılacak. Siyaset dilinin tüm Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar zedelendiği başka bir dönem yok. Ak Parti iktidarda kalabilmenin tüm yollarını ve yöntemlerini deniyor. Hiçbir şeyin normal olmadığı bu dönemde tek bir adam kelle koltukta mücadele ediyor. Evet çok seçim kaybetti. Doğru. Ama kaybettiği hangi seçim doğal ve normal koşullarda oldu!.. İlerde tüm bunları tarih mutlaka apaçık not edecektir. Sayın Kılıçdaroğlu sakin, sabırlı, istikrarlı biçimde yavaş yavaş, sonuç ala ala ilerliyor. Adam 70’inden sonra adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüdü. Gandi’nin rekorunu kırdı.
PKK kendisini öldürmek için pusu kurdu. Çubukta linç edilmek istendi. Yakılmak istendi. Hakkında sayısız dava açıldı. Ağır iftiralara maruz kaldı. Açık açık ölümle tehdit edildi. Parti içerisinde ve dışarısında sayısız defa haksız eleştirilere maruz kaldı. Tercihleri çoğu zaman eleştirildi ama o tercihler yerel seçimlerde büyük bir zaferle sonuçlandı.
İktidar tüm imkânlarıyla kendisine yükleniyor. Suçluyor, hakaret seviyesinde yayınlar yapıyor. Kamuoyu önünde küçük düşürmek, itibarsızlaştırmak için koca bir trol ordusu aralıksız çalışıyor. Ama o efendiliğinden, soğukkanlılığı ve devlet terbiyesinden hiç taviz vermiyor. Helalleşeceğiz diyor. Adalet önünde hesaplaşacağız diyor. Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyor.
Tüm bu koşullarda iktidarın, Sayın Kılıçdaroğlu’nu eleştirmesini anlıyorum.
Ama sözüm ona solcu, sosyal demokrat ya da CHP’li olduğunu iddia edenlerin, saçma sapan eleştirilerini bir yere koyamıyorum.
Yok seçilemezmiş, yok aleviye oy vermezlermiş, yok Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile rekabet edemezmiş, yok hitap gücü zayıfmış, neden başörtüsünü yasayla güvence altına almaya kalkışıyormuş, niye şimdi yapıyormuş, neden Amerika’ya gidiyormuş öylesine düşünmeden yapılan eleştiriler ki bunlar...
Gerçekten değişim istiyorsanız aklınızı kendinize saklayın, biraz sabırlı olun ve sadece destek olun.
Ne yani şunu mu demek istiyorsunuz!.. Bu iktidar gitsin, yerine benzer bir iktidar mı gelsin demek istiyorsunuz? Çünkü tartışma biçiminiz tam da bu. Tam da iktidarın bile yapamadığını yapıyorsunuz.
İktidar değişse bile her şey birdenbire mükemmel olmayacak. Sabırla, sırasıyla yavaş yavaş ama sağlam ve sağlıklı bir dönüşüm olacaktır.
Bu Cumhurbaşkanlığı meselesi ilk konuşulmaya başlandığında iktidar, Sayın Kılıçdaroğlu’nun rakip olarak çıkması için bastırıyordu. O günlerde Sayın Kılıçdaroğlu tüm anketlerde en gerideydi. Şimdi ise tek amaçları onun adaylığının önünü kesebilmek. Çünkü vatandaşlar artık iradelerini bir adamın iki dudağı arasına terk etmek istemiyor. Makul güçlerle donanmış bir Cumhurbaşkanı istiyor. Başına bu kadar bela gelmiş ama normalini hiç kaybetmemiş, başka bir aday daha var da benim mi haberim yok.
Bir de şu meşhur altılı masa var tabi. Ülke demokrasisi açısından çok değerli bir deneyim. Ama bitmek bilmeyen talepleri ve kaprisleriyle Sayın Kılıçdaroğlu’nun ömrünü yediler. İyi parti nerede duracağına bir türlü karar veremiyor.
Bu nedenle kendisine ilgi gösteren seçmenin kafasını karıştırıyor. Oysa İyi parti siyasetin merkezine doğru yöneldiğinde yükseliyordu. Şu ara İyi partinin açıklamaları Altılı masanın ahengine zarar veriyor. Sayın Meral Akşener’in şahsına sempati duyan bir kısım CHP seçmeni ve iktidar partilerinden kopmuş kararsız seçmen artık tereddütlü.
İşin özü; altılı masayı bozan parti siyasi ömrünü seçimde tamamlamış olacak. Çünkü seçmen çok net. Partilere değil kararlılıkla değişime oy vermek istiyor. Bunun önünde engel gibi her şeyi sandıkta cezalandıracak. Bu nedenle özellikle sorumlulukları olanların daha özenli ve dikkatli konuşmalarında fayda var.
Ayrıca İyi Parti’nin, HDP ile nasıl bir sorunu olabilir? Neden aynı yerde olamasınlar? Bu tür açıklamalara ne gerek var. HDP yasal bir parti değil mi? Mecliste zaten tüm partilerle yan yana oturmuyorlar mı? Zaman zaman meclisi yönetmiyorlar mı?
HDP seçmenini kaybeden seçimi de kaybeder.
Sevgi ve Saygılarımla.