Neredeyse 6 milyon civarında ilk defa oy kullanacak genç seçmen vardı. Ve bunlar mevcut siyasetçilerden, siyasi partilerden pek hoşlanmıyorlardı. Yeni ve heyecan verici liderler görmek istiyorlardı. Dolayısıyla ciddi bir arayış içerisindeydiler. Bu gençler politize olmamışlardı. Aile büyüklerinin partisine oy vermek, onların yaptıkları hatalara ortak olmak istemiyorlardı. Daha çok kendi aralarında konuşuyorlardı. Pek siyaset konuştukları da söylenemez. Güvenilir, yıpranmamış, kendileri gibi genç ve heyecanlı bir liderleri olsun istiyorlardı. Bunlar sınır tanımayan, internet gibi bir okyanusta bilgi üreten, arayan, bulan, kullanan jenerasyon. Biz onları Z Kuşağı olarak tanıyoruz.
Bu kararsız ve genç seçmen önce Muharrem İnce ile bir süre oyalandı. Aradıklarının Sayın İnce olabileceğini düşündüler. Çünkü; Muharrem İnce, enerjisi ve söylemleri ile bu gençlere iyi geliyordu. Ancak; sürecin devamında Muharrem İnce iktidara değil de muhalefete muhalefet yapmaya başlayıp sonrada bu tavrını bir intikam almaya kadar zorlayınca, gençlerin kafası karışmaya başladı. Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP ile ilgili tutumu, tavrı, söylemleri, öfkeli dili gençlerde tam anlamıyla hayal kırıklığı ve aldatılmışlık duygusuna neden oldu. Ve bu kitle yavaş yavaş Muharrem İnce’den soğudu. Muharrem İnce adaylıktan çekilmek için yaptığı basın açıklamasındaki dili ve gösterdiği hedeflerle gençleri hepten kaybetti. Saman alevi gibi parladı ve sona erdi. İşin sonunda olan gençlere oldu. Ayrıca; Muharrem İnce yaptığı basın açıklamasında kendi cümleleriyle değil, nasıl bir anlaşma yaptığı belli olmayan bir gerekçe karşılığında, sanki kendi düşünceleri ile değil de, başkalarının düşünceleri ile konuştu. Tıpkı dün (Pazartesi) Sinan Oğan’ın kendi cümleleri ile değil de bir anlaşma karşılığı okuması için eline tutuşturulmuş açıklama metni gibi. Belki bu nedenle Sayın Oğan metni okurken kafasını hiç kaldıramadı, hiç karşısındakilere ve kameralara bakmadı, hiç soru almadı. Çünkü bu süreçten kendisi de memnun değil gibiydi. Kameralar karşısında gardı düşmüş, öz güveni sarsılmış bir görünümü vardı. Benzer açıklamaları DSP Genel Başkanında da görmüştük. Ve bu açıklama ve dil tercihini daha önce AK Parti’ye katılanlarda görmüştük. Belli ki AK Parti’ye yada onun kurduğu ittifaka katılmanın karşılığında kendilerine önceden hazırlanmış, belli bir stratejiye hizmet eden böyle bir açıklama yapmaları talep edilmiş gibi.
Tespit yapmaya devam edelim. Muharrem İnce’den ümidini kesen gençler rotasını Sinan Oğan’a çevirmişti. Hem de sorgusuzca. Çünkü onlar herhangi bir partiye, ideolojiye ait olmak istemiyorlardı. Genç, donanımlı, vizyoner, kendilerini anlayabilecek, temsil edebilecek, onlara yol gösterecek, liderlik edecek birini arıyorlardı. Sinan Oğan duruşuyla, donanımıyla, söylemleriyle, kalitesiyle sanki tam da oydu. Bu yönelim sadece gençlerin değil, AK Parti’den, CHP’den, İyi Parti’den, MHP’den, HDP’den ümidini kesmiş kararsız seçmenin de dikkatini çekmişti. Sinan Oğan ismi onlar için de oldukça iyi bir seçenek olmaya başlamıştı. Ta ki pazartesi günkü basın açıklamasına kadar!..
Sinan Oğan ilk turda beklenen oyu aldı. Seçimin ikinci tura kalmasında önemli rol oynadı. Ama devamında süreci iyi yönetemediğini düşünüyorum. Seçim gecesi yaptığı pazarlık açıklamaları çok hamdı. Genç seçmen ve kararsız seçmenler iradelerinin pazarlık konusu yapılmasından rahatsız oldular. Kafaları karışmaya başladı. Çünkü onların çoğu partili değillerdi. İdeolojik bir takıntıları yoktu. Memnun olmadıklarında yeni arayışlara yönelebiliyorlardı. Sinan Oğan bir tercihte bulundu. Olabilir. Ama açıklaması, gerçekten tutarsız ve kafa karıştırıcıydı. Yarattığı büyü bozuldu. Aslında seçim gecesinden itibaren yaptığı açıklamalarda tercihiyle ilgili küçük ip uçları veriyordu… O yüzden tercihi insanları şaşırtmadı. Sıraladığı gerekçeler insanları öfkelendirdi. Okuduğu metin AK Parti propagandasıydı ve kopyala yapıştırmaktan ibaretti. Verdiği kararla değil ama yaptığı açıklamayla gelecekte birlikte uzun yol yürüyebileceği genç ve dinamik bir kitleyi önemli ölçüde hayal kırıklığına uğrattı. Ve yine olan gençlere oldu.
Bu hayal kırıklığına uğratılan gençler ve henüz tercihini netleştirememiş muhalif seçmen zaten eski siyasetçileri beğenmiyorlar. Onlar kendilerini heyecanlandırmıyordu. İnanmakta güvenmekte güçlük çekiyorlardı. Ama gelin görün ki bugün geriye kalan seçenekleri, Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu.
Sizce Ata İttifakı’na oy veren seçmen Sinan Oğan’ın basın açıklamasından sonra kime yönelir? Bence genç ve kararsız seçmenin önemli bir bölümü muhalefete yönelecektir. Yaşadıkları hayal kırıklığından dolayı bu defa muhalefeti ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu sorgulamayacakdırlar.
Aslında tüm seçimler, tüm kampanyalar politize olmamış, oyunu aklıyla birlikte kullanan kararsızlar ve ilk defa oy kullanacak gençleri etkilemek için yapılır. Seçimin sonucunu da her zaman bu arayış içerisindeki kitle belirler. Bu seçmenin dikkatini kim çekerse seçimleri de onlar kazanır. Ve şu anda bu kitle yeniden arayışa geçti. İradelerini pazarlık masalarına taşıyanları cezalandıracaklarını düşünüyorum.
Sinan Oğan, Türk siyasi hayatında hızla parlayan, herkesi heyecanlandıran ve hızla sönen bir yıldız gibi hatırlanacak. Onun adına gerçekten üzgünüm. Gençler adına ise çok çok üzgünüm. Kararsız seçmen adına da öyle.
Sevgili gençler; sizlerden özür dilemeyi bilmeyen tüm siyasetçiler adına özür diliyorum.
Sevgi ve Saygılarımla.