Sert süngerli koltukta uyandım. Sokaktaki kumruların korosuna ara taksim yapan diğer kuşların cıvıltısı eşliğinde pencereden gelen tatlı serinin rehavetindeyim. Anneannemin salonunda ona ait eski koltukları da gidince hatıralarından başka bir şeyin kalmadığını fark ettim. Anne evimin salonundayım. Yine bir bayram sabahı. Son yıllarda her bayram dönüveririm genç kızlığıma. Tek farkla. Burnumda bir sızı babamın yokluğu, kardeşlerim başka şehirlerde bambaşka hayatlarda. Özlüyorum beş kişilik çekirdek aile günlerimizi. Bir de ziyaret edilen kapıların bir bir kapandığı gerçeği ve artık benim de bir anneanne yüreğine sahip olduğumun farkındalığı ile. Ne çok eksildik; bir o kadar, hatta fazlasıyla çoğaldık. Dolup boşalan odalar, koltuklar. Tatlı tabakları, kahve fincanları ve ortama hâkim limon kolonyası kokuları. Anne evinde yine bir bayram sabahı. Fiziken yorgun, ruhen hafif. Çocukluğumum, gençliğimin insanları yine buluştuk. Çocuklarımız, torunlarımız kimi yanımızda kimi kalbimizde. Kardeşlerim telefonun ucunda bir bayram da onlar gelince olacak. Sevgiyi, özlemi; hatıraları ve hayalleri hepsini bir arada yaşadığımız o günlerdeyiz. Geçmiş, bugün gelecek bir anda ve bir yürekteyiz. Ne çok şeyin değiştiğini ve aslında değişen bir şeyin olmadığının farkındalığı ile hayata verilen bu küçük aralara sarılıyorum. Sağlıkla geçen her gün, ailenin birliği, dirliği ile yaşanan her an, yüreğinde sevgi ile paylaştığın her lokman bir bayram günü gibi olsa da ben seviyorum bayramları. Geçmişin insanlarına, anılarına saygı ve özlemle bayramınızı kutluyor; geleceğin bayramlarının aynı ruhu kaybetmeden gelmesini diliyorum. Anne evinde bir bayram sabahı şükrediyorum her anına hayatın.