Gerçekler acıtınca, katlanması güçleşir, dayanılmaz hale gelince insanoğlu kaçmak ister, görmezden gelir. Görmüyorsa yoktur ve bu çok daha kolaydır. Birinci Dünya Savaşının yarattığı yıkım ve acılara dayanamayan ressamlar, yazarlar gördüklerini değil, görmek istediklerini yansıtmışlar tuvale, kağıda.
İnsanlar sevmiş bu yeni akımı. Neden geldi aklıma durduk yere bu şairler, yazarlar özellikle de ressamlar. Onları okumak, o tabloları tekrar görmek arzusu. Eminim birçoğunuz artık televizyon izlemek, haberleri takip ermekten korkar oldu. Çünkü acıtıyor. Kaçmak işe yarıyor mu? Öyle olsaydı İkinci Dünya Savaşı çıkmazdı. Demek ki neymiş, gerçeğe değil hayale sarılmak işe yaramıyormuş. Biliyorum çok kabaca bir değerlendirme oldu. Sadece hatırladım ve hatırlatmak istedim. Kaçmak, yok saymak, aynı yanılgılarla yıkılanı tekrar inşa etmek kurtarmıyor korkulandan; aksine her seferinde daha yıkıcı geliyor yok saymanın rüzgârı. Tarihten ders alınsa tekerrürden ibaret olmazdı, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyenler benzer akıbeti yaşamazdı. Gerçekler ortada; kabul etmemekle kaybolmuyor. Şimdi gerçek üstülerin zamanı; ancak masallar uyutmak içindir unutmayalım…