Hafiften tatlı bir esinti var. Sokakların nefesi sıcak üflüyor. Havada yoğun nem. İnsanlar her şeye rağmen günlük rutinlerinde. Tatilden dönenler, gitmeye hazırlananlar. Uzun kaçış planları; kısa kaçamaklar hepsi bir rahat nefes alıp, yorgun bedenleri, ruhları, zihinleri dinlendirmek için. Herkesin kendi tarzı ve imkânları belirliyor nasıl bir tatil olacağını. Yoğun iş temposunda hiç durmayacakmış gibi koşan üstelik bundan kendince bir zevk alan ben bile son üç dört gündür derin bir yorgunluk hissediyorum. Sanırım küçük bir mola zamanı gelmiş. Cırcır böceklerinin feryadına, uzaktan gelen otobanın haykırışı karışmış. Şehrin seslerinden doğaya çağrı var hissettiğim. Sizde de olur mu? Uzaklar çağırır bazen, sessiz derinden. Küçük küçük mutlulukları özler insan. İşte tam da öyle bir durumdayım. Kaçmak istiyorum nereye ne zaman bilmiyorum. Tatlı bir serinlik olabilir, sıcak bir dost sohbeti. Denize de gitsek fena olmaz.Tabii ki farkındayım tatil beni çağırıyor. Aynen benim gibi hissedenleriniz vardır içinizden eminim. Bitirilmesi gereken işler, yerine getirilmesi gereken sorumluluklar, sulanması gereken çiçekler, beslenmesi gereken evcil hayvanlarınız olabilir. Ancak insan hepsinin bir çaresini bulur. Sonuçta gün 24 saat ve biz ne yaparsak yapalım akşam oluyor. Çalışmak en büyük ibadet en azından benim için. İnsanları memnun etmek büyük mutluluk. Küçük şımarıklıklarında tahammül göstermek bazen zor olsa da bunların insani durumlar olduğunun farkındayım. Şu an bu satırları okurken birçoğunuz ben de öyle düşünüyorum diyorsunuz eminim. Uzun uzun cümlelerdense kısa cümleler, küçük nefes aralıkları gerekli bize. Yorulmayı bilmezsek dinlenmenin nasıl bir keyfi olabilir ki. Hüznü tatmasak mutluluğun ne olduğunu bilebilir miyiz? Karanlığı bilmeyen aydınlığın farkında olabilir mi? İşte bunların ve daha bir çok yaşanmışlığın toplamına yaşamak demiyor muyuz? Biliyorum ki ölmekten korktuğumuz kadar yaşayamamaktan korksak bu hayatta hepimiz için çok daha güzel; çok daha yaşanabilir bir dünya yaratacağız. Sevgiyle kalın.