NEFERGE
Gök mavi gömlek, ışıl ışıl çakır gözler; iki mavi arası muzip gülümsüyor tüm ihtişamıyla Giritli Palabıyık Hasan Ağa. Hayalinizde canlandırmanız için bir ipucu: Hulusi Kentmen’in mavi gözlü ikizi. Rüyaymış! Gündüz niyetine uyandığımda hala o delici mavişler zihnimde. Allah Rahmet Eylesin yirmi yıl oldu ebediyete uğurlayalı. Dedem. Zor bir adamdı ben de kolay bir torun sayılmazdım. Otoritesine başkaldıran asi kız. Uzun zamandır görmemiştim; tam da şimdi bir erkek torun beklerken. Bıyık altından muzip muzip rövanşı almaya geliyorum der gibi. Torun olmanın bütün ayrıcalıklarını kullandığım yıllar sanki daha dündü. Şimdi ne ara anneanne olduk anlamış değilim. İçimdeki eğlenceli kız çocuğu ile ilk göz ağrım ilk torun Arya gayet iyi anlaşıyor, bakalım gelenle neler yaşayacağız. Neferge üzüm nedir bilir misiniz? Ne alakası var daldan dala atladın demeyin. Üzüm bağlarında mahsul toplanır son baharın son zamanlarında son bir gayrete gelir asmalar. Narin küçük salkımlar, çilkim deriz, son mahsul kütür kütür tam da kış öncesi. İşte torunlar da o nefergelerdir. Bir solukta geçen yıllara inat yeniden gelen hayat gibidir o güzel canlar. Anne baba olmanın sorumluluğu ve bir hayat inşa etmenin gayreti ile tadamadığın evlat hazzının telafisi gibi taze sevinçlerdir kuzularımızın kuzuları. Dingin yılların canlı heyecanları, en güzel renkleridir. Umutların adıdır her seslenişimizde dilimizde. İlk gençlik yıllarında hayat çok uzundu, yapılacak çok iş, gidilecek çok yol, keşfedilecek ne çok şey vardı. Şimdi anlıyorum ki ödülümüz kucağımıza aldığımız son nesilin mis kokusunda saklı o sevgiden ibaretmiş. Evlat canmış, torun candan gelen cananmış. Evet dedeciğim artık rolleri değiştik. Bizler köklere dönmeye durmuş gövdeler olgunlaşmış taze sürgünlerin tadını çıkarıyoruz. Bir sonraki değişime kadar emeğimizin sevgimizin her zerresi onlara helal. Ne de olsa hayat böylesi bir döngü dönüşüm değil mi?