Bizim toplumumuzun çok kötü bir hastalığı var. Nerede insanlar bir araya gelmiş ise kulak kabartın, herkes demokrasi aşığı, herkes çevre düşkünü ve insan hakları savunucusu. Çevreye karşı acayip duyarlıyız, dinimize düşkünüz, hepimiz son derece dürüst insanlarız. Bu özelliklerimizi saya saya bitiremeyiz, yani diyeceğim o ki nerede toplanmış isek herkes bu özelliklere sahip mükemmel insanlar.
Demokrasiye bu kadar aşık insanlarsak içimizdeki diktatör ruhlu insanlar nereden geliyor ve nasıl bu kadar taraftar bulabiliyor? Hepimiz demokrasi aşığıysak ve oy vermediysek, bunlara oy verenler kimler? İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayanlara bakıyorum adam karısını ve çocuklarının insanca yaşamı olduğunu kabul etmiyor ki varın gerisini siz düşünün. Çevre konusu açıldı amanda aman edebiyat çok rant uğruna kesmedik orman kurutmadık dere bırakmıyor. Dinimize düşkün ve dürüst insanlar olduğunu şişine şişine anlatıyor güzel, olması gerekende bu. Ama gelin görün ki dini siyasete ve her türlü ticarete alet ederek yıpratan da bunlar. Hem dindarım diyeceksin hem de çalma çırpma işlerini kılıfına uydurarak milleti kandıracaksın da nereye kadar.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşananlardan, bir vatandaş olarak ben utandım ama haklarında yolsuzluk, rüşvet suçlaması olan 4 eski bakan utanmadı, utanmadıkları gibi pişkin hareketleriyle bizleri çileden çıkardılar. Oturdukları sıralarda nasıl da ufaldılar görmüşsünüzdür, suçlu insan psikolojisi böyle, saklanacak yer arıyorlar. Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin bu insanlar eşleri, çocukları, yakınlarının yüzüne nasıl bakar, onlara baba ata olmanın ağırlığını nasıl hissettirir. Bunların çoluk çocuğu da böyledir dediğinizi duyar gibiyim yok bazıları babaları gibi olabilir ama böyle bir babanın evladı olduğu için kendinden bile nefret edenler olduğuna eminim.
Geçtiğimiz günlerde Suudi kralı öldü, hepinizin malumu, beni kim olursa olsun hangi millet hangi ırktan olursa olsun genç insan ölümleri üzer. Kral efendi 90 yaşına kadar bir eli yağda bir eli balda yaşamış, ülkesi için mücadele verdiği bir konu hatırlamıyorum, kendi halkı için de kılını kıpırdatmamış ki halen ülkesinde kadınlar araç bile kullanamıyor. Çünkü yasak, yani özgürlük falan gibi derdi de hiç olmamış. Bu adam için üzülecek ne var sorarım, hele yas ilan edilmesini hiç anlayamam. Ha Türkiye’ye gelirken bana ve aileme pahalı hediyeler getirseydi!!! O zaman durum değişebilirdi, ben de ‘üzülenler’ kervanına katılırdım.
Bayrakları yarıya inmiş görünce benim aklıma ölüm günleri aynı tarih olan iki yiğit insan, UĞUR MUMCU ve GAFFAR OKAN için yas ilan edildi böylece devlet bu iki evladına sahip çıkamadığı, halen katillerini yakalayamadığı için ÖZÜR diliyor sandım. Ne gezer dostlarım hayal kırıklığı yaşadım meğerse bayraklar HEDİYECİ Kral öldü diye indirilmiş. Ben cesur basın şehidimiz Uğur Mumcu ve cesur emniyet şehidimiz Gaffar Okan’ı buradan rahmetle anıyorum. Bu iki yiğit insan gibi haksızlıklara boyun eğmeyip genç yaşlarında aramızdan ayrılan nice Ethemlere, nice Ali İsmaillere Atilla İlhan’ın şu dizelerini ithaf ediyorum;
BİR YANGIN ORMANINDAN PÜSKÜRMÜŞ GENÇ FİDANLARDI,
GÜNEŞTEN IŞIK YONTARLAR, SERT ADAMLARDI,
HOYRATTI GÜLÜŞLERİ, AYDINLIĞI ÇALKARDI,
GİTTİLER AKŞAM OLMADAN, ORTALIK KARARDI…
Saygı ve sevgi ile hoşçakalın.