Annem ya! Hiç yaşlanmayacak zannettiğim, ince zarif, narin üslubu ve kibarlığından nasıl bir irade ve güç çıktığına hala aklımın eremediği kadife yumruk. Annesinden korkmayan taş olur! Bu benim hayat düsturum. Şimdi ne demek istediğimi benim tarzımca özetleyebilirim. Şöyle çok hoş bir hediye paketi, şık zarif. Kurdelayı çözüp kutunun kapağını açıyorsunuz içinden yaylı bir yumruk. Ha ha ha tabii ki abarttım ancak yine de dikkat! Yılların demlenmişliği, yaşanmışlığı ile yoğrulmuş, tecrübe sandığı dolmuş kadınlara dikkat! Benden söylemesi. Annemin özelinde tüm annelerin iradeli yaşam enerjisini ve hayata tutunma çabasını kutluyorum. Sözü çok gezdirdim geldim saadete. Annemin evinin balkonu, onun kaptan köşkü. Sabah kahvaltısı sonrası iki fincan çayı, öğlene doğru bir acı kahvesinin, akşam üzeri serin bir nefesinin değişmez mekânı. Elinde çayı balkonuna doğru yürürken ardından bakıp diyorum ki: Ne güzel ne mutlu sana. İnsanın keyif alacağı bir rutininin olması ne büyük zenginlik. Ben balkon sevmem, hiç işim olmaz. Annemin keyfini izlemek bile yetiyor bana. Büyük küçük fark etmez herkesin bir konfor alanı olmalı. Biz sevsek de sevmesek de müdahale etmemeliyiz. Küçük küçük mutluluklar değil mi hayat kumbarasını dolduran sevinç akçeleri. Kumbaralar ne durumda? sallayın bakalım geliyor mu mutluluk sesleri. Yine yeniden bıkmadan yazacağım. Hayat bir gündür o da bu gün ve geç hiçten her zaman iyidir. Varsa öyle konfor alanlarınız keyfini sürmek lazım. Yok mu? Sanmam illaki vardır sahip çıkın. Selamlar sevgiler…