Merhaba...
Aslında bugün İktidarla vatandaş arasında geçen bir diyalog yazmıştım ve onu paylaşmayı planlıyordum. Ama dün Levent Bey’in köşe yazısı çıktı. Bugünkü Türkiye koşullarında yazabiliyor olmak hiç kolay değil. Çünkü siyaset öylesine kutuplaştırıldı. Dil öylesine sertleşti ki. Bu dile konuşma demekte neredeyse imkânsız. Çünkü bazı iktidar temsilcileri ya da iktidar yanlıları dilediği kişiyi hedef alıp, istediği hakaret ve tehdidi edebiliyor. Bu konuda da hiçbir çekingenlikleri yok.
Bir ay önce Çakıcı, Kılıçdaroğlu’nu, daha dün Gökçek, Mansur Yavaş’ı internet üzerinden tehdit etti. Çünkü hukuk onların bu hakaret ve tehditleri için harekete geçemiyor.
Levent bey yazısında sokakta tanık olduğu, amacını aşan, sıkıntılı bir diyaloğu aktardı. Yazının içerisinde ne saygısızlık ne de bir hakaret vardı. Sadece hepimiz için kaygılanıyorum sebebi de bu gibi durumlar diyordu. Yazının ilk ve son paragrafı dışındaki tüm anlatımlar tanık olduğu o sohbette ki konuşulanlardı.
Levent Bey’in ne kadar naif ve nezaketli, saygılı birisi olduğunu Menemen’de bilmeyen yoktur.
Siz hakaret ettiğiniz de bile o size aynı üslupla cevap vermez. Ama dün bildiği, dostum arkadaşım dediği insanların kendisini linç etme çabasından dolayı epeyce üzülmüştü. Çünkü belli ki yazısı ön yargıyla okunmuş. Belki de hiç okunmamıştı. Okuyanlarda yeterince anlamadan bir karşı savunma geliştirmişler.
Şu sözler boşa söylenmiş sözler değil;.
Aç tokun halinden ne anlar.
İmam osu.sa, cemaat sı.ar
Kraldan çok kralcı olmak.
MHP’li yönetici arkadaşlarımızın bu aktarımdan rahatsız olmaları çok doğaldır. Ama bunu size birisi aktarabiliyorsa önce bir sorumluluğunuz bulunan bu organizasyon içerisinde gerçekten birileri işgüzarlık yapıp bu tür konuşmalara yelteniyor mu diye bir bakın, gözlemleyin. İş işten geçtikten sonra yapacaklarımızın ne anlamı olabilir? Belki de birileri sizi ve çabanızı provoke ediyordur. Nereden biliyorsunuz? Bu tür şeyler hiç aklınıza gelmiyor mu...
Ayrıca her parti seçmeni arasında bu tür yanlışlıkları yapma eğilimi olan işgüzarlar mutlaka vardır. CHP’de de, AKP’de de, MHP’de de vardır. Diğer tüm partiler ve sivil toplum örgütlerinde, hatta aile bireyleri arasında, hayatın her noktasında bu tür kimseler vardır ve olacaklardır da. Bunun basit bir açıklaması var. Yanlış yanlıştır. Kötü kötüdür. Suçlu suçludur. Hırsız hırsızdır. Bu tür durumların tarafı partisi olmaz. Olmamalıdır.
Birbirimizi anlamaktan öyle uzaklaştık ki;
Levent Bey “duyduklarım karşısında hepimiz için kaygılandım” diyor. Siz “anlamaya çalışmak, empati yapmak yerine abartıyor” diyorsunuz.
“Bu dil, bu söylem AKP ve MHP’ye zarar veriyor” diyor.
“Anlamıyorsunuz. Tanıdığım, bildiği milliyetçi, muhafazakâr dostlarım, arkadaşlarım (YANİ SİZLER) var. Onlar böyle düşünmüyorlar. Hatta bu dilden rahatsız oluyorlar” diyor.
Sizde “Hayal dünyasında yaşıyor diyorsunuz.”
Önceki haftalarda yazdığı yazılarında Serdar Aksoy’a “sokakta sizinle ilgili, belediye ile ilgili ciddi şeyler konuşuluyor. Konuşulanlar ciddi bir bakın, inceleyin” dedi. Ama Serdar Aksoy bu uyarıları dikkate almak yerine gidip Levent Bey’i savcılığa şikâyet etti. Yetmedi CHP Menemen İlçe yönetimi kendisini partiden attırmak için tutanak tutmaya kalktılar. Ne yazık ki dediklerinin de neredeyse tamamı doğru çıktı. Ama iş işten geçti. Levent bey yüreğinde kötülük olmayan bir insandır. Fitne fesatlıktan hiç anlamaz. O gördüğünü, hissettiğini, anladığını en uygun dille yazmaya çalışır. Yazdıkları biraz amacını aşmışsa hiç gocunmadan özür dilemeyi, gönül almayı da bilir.
Bizim her hafta yazdığımız yazıları en az üç farklı arkadaşımız okur, inceler varsa bir sorun onu giderir öyle paylaşırız. Ben Levent Bey’in aktardığı diyaloğun önemli bir uyarı olduğunu düşünüyorum.
İş işten geçtikten sonraki keşkeler hiçbir şey ifade etmez. Bizler bu tür uyarılardan rahatsız olmak yerine, hayal dünyası, hayal ürünü demek yerine toplumsal sorumluluklarımız gereği olarak önce bu işin aslı astarı ne, birileri gerçekten işgüzarlık mı yapıyor diye bir düşünüp, baksak çok daha iyi olacak. İleride KEŞKE yerine İYİ Kİ dememiz, bugünlerdeki davranış ve sorumluluk biçimimize bağlı.
Hepimiz aynı gemideyiz. Birbirimize karşı sorumluluklarımız var. Her şeyden önce birbirimize ihtiyacımız var. Siyasetçiler, siyasi partiler, iktidarlar gelir geçer. Ama bizler birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Hayat zaten yeterince zor. Normal olarak kabul ettiğimiz hiç bir şeyimiz kalmadı. Bir de tüm dünyanın başına bela olan Pandemi ile uğraşıyoruz. Her gün tanıdığımız pek çok insanımızı kaybediyoruz.
Herkese sağlıklı huzurlu günler diliyorum.
Saygılarımla